Page 46 - 81- 7
P. 46

Öğretmen, insan zekâsı ve karakteri ile uğraşandır. Karşısına gelen çocukların akılla-

                   rını ve gönüllerini diriltendir. Öğrencisine eleştirel düşünme becerisi kazandıran dolayı-


                   sıyla öğrencisinin kendi aklının eşiğine doğru kararlı adımlarla yürümesi için onu cesa-

                   retlendirendir. Öğrencisine kral yolunu açmak için keçi yolunda yürümeyi göze alandır.

                   Aydınlatandır. Cevapların toplandığı bilgi küpü değil büyük sorular sordurandır. Bilgili


                   değil bir bilgedir. Soru çözmekle yetinmeyen, sorun çözendir. Öğrencisini kulağıyla değil

                   yüreğiyle dinleyendir. İşinin ehli, içinin adamıdır. Tenkit ettiklerine teklifler getirendir.


                   Başkalarından çok kendisini yargılamayı becerendir. Öğretirken aynı zamanda yenilen-

                   mek için sürekli öğrenendir. Tarif etmekle kalmayıp tatbik edendir. Güzel Türkçemizin

                   inceliklerine ve zenginliklerine vakıf olan, adeta şiir gibi konuşandır. Sözüne anlam ka-


                   tandır. Dünyayı değiştirmenin bir insanı değiştirmekle eş olduğunu kavrayandır. İnsanı

                   değiştirmenin kelimelerle gerçekleşeceğine, dolayısıyla kelimenin dirilticiliğine inanadır.


                   Daha önemlisi kelimenin bir anlamının da yara izi olduğunu bilip öğrencisinde bırakacağı

                   izlere dikkat kesilendir. "Karınca"nın künhüne ererken ağustos böceğine de Tanrı'nın boş

                   yere bir şey yaratmayacağı bilgisinden hareketle hakkını verendir. Velhasılıkelam ahlak


                   filozofu, mütefekkir Nurettin Topçu'nun yerinde tespitiyle "ruhlar sanatkârı"dır. İşini aşk

                   ile yapandır. Dört gözle beklenen daha önemlisi sabırlıca bekleyendir.

                           Kıymetli Meslektaşlarım, eğitime ve eğitimin pratikteki uygulayıcısı öğretmene dair


                   yaptığım tüm bu tanımlamalar, açıklamalar sorumluluğumuzun boyutlarını da ortaya

                   koymaktadır. Hata yapma lüksümüzün olmadığı bir mesleğin erbabıyız. Çünkü mesele-

                   miz insandır. Toplumların temeli; kültürleri geliştiren, aktaran ve yaşatan; medeniyetleri


                   kuran ve ayakta tutan insan... Dolayısıyla yükümüz ağırdır. Ancak o yükü sırtlanacak güç

                   de bizdedir. Bir Erzurum sevdalısı, Türk edebiyatının mühim simalarından Mustafa Kut-


                   lu'nun Hüzün ve Tesadüf adını taşıyan eserinden alıntıladığım şu satırlar bizlere bu uğur-

                   da güç verecek, yol gösterecek mahiyettedir:
   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51