İl Milli Eğitim Müdürü Salih Kaygusuz'un 24 Kasım Öğretmenler Günü Mesajı
Kıymetli Meslektaşlarım
Hayatını düşünce dünyamıza adayan ve bir fikir işçisi olan Cemil Meriç: "Kelimeleri tarif etmeden girişilecek her tartışma kısır kalmaya mahkûmdur." der. Bu sebeple ben de önce eğitim sonra da öğretmen kavramlarını kısaca tanımlayacağım ve öğretmenlerimizle düşüncelerimi paylaşacağım.
Eğitim; geçmişten günümüze kadar tüm toplumların ve bu toplumlardaki düşünürlerin önemle ele aldıkları bir alan olup kişinin zihnî, bedenî, duygusal, toplumsal yeteneklerinin, davranışlarının en uygun şekilde ya da istenilen bir doğrultuda geliştirilmesi, ona birtakım amaçlara dönük yeni yetenekler, davranışlar, bilgiler kazandırılması yolundaki çalışmaların tümü olarak tanımlanmaktadır.
Eğitim, toplumu ayakta tutan temel harçtır. Çünkü her toplum; kendi bugününü ve geleceğini planlamak, yeni nesillere kültürlerini ve bilgi birikimlerini aktarmak istek ve ihtiyacı içerisindedir. Bu açıklamalara ek olarak belirtmem gerekir ki beşikten mezara kadar ilim öğreniniz diyen bir inancın mensubu olan bizler için eğitim, insanoğlunun varlığıyla başlayan ve kendini bilmek uğrunda devam eden bir sürecin adıdır. Ayrıca kaderimiz olan bu coğrafyanın, asırlardır şehit kanlarıyla vatan kıldığımız bu toprağın üzerinde varlığımızı tarihî derinlik ve bütünlük içinde kavratan, geleceğe taşıyan yegâne araçtır eğitim.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün deyişi ile "Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin istikbalinin yoğuran kültür ordusu. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir, verimlidir, saygıdeğerdir. Fakat bu iki ordudan hangisi daha kıymetlidir, hangisi diğerine üstün tutulur? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz, bu iki ordunun ikisi de hayatidir. Yalnız siz, kültür ordusu mensupları, sizleri bağlı olduğunuz ordunun kıymet ve kutsiyetini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya niçin öldürüp niçin öldüğünü öğreten bir ordunun fertlerisiniz. Bir millet kültür ordusuna malik olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin sürekli neticeler vermesi ancak kültür ordusunun varlığına bağlıdır. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun verimli sonuçları kaybolur." Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "kültür ordusu" olarak tanımladığı kılıçla alınan toprağı kalemle elde tutanlar, öğretmenlerdir.
Öğretmen, insan zekâsı ve karakteri ile uğraşandır. Karşısına gelen çocukların akıllarını ve gönüllerini diriltendir. Öğrencisine eleştirel düşünme becerisi kazandıran dolayısıyla öğrencisinin kendi aklının eşiğine doğru kararlı adımlarla yürümesi için onu cesaretlendirendir. Öğrencisine kral yolunu açmak için keçi yolunda yürümeyi göze alandır. Aydınlatandır. Cevapların toplandığı bilgi küpü değil büyük sorular sordurandır. Bilgili değil bir bilgedir. Soru çözmekle yetinmeyen, sorun çözendir. Öğrencisini kulağıyla değil yüreğiyle dinleyendir. İşinin ehli, içinin adamıdır. Tenkit ettiklerine teklifler getirendir. Başkalarından çok kendisini yargılamayı becerendir. Öğretirken aynı zamanda yenilenmek için sürekli öğrenendir. Tarif etmekle kalmayıp tatbik edendir. Güzel Türkçemizin inceliklerine ve zenginliklerine vakıf olan, adeta şiir gibi konuşandır. Sözüne anlam katandır. Dünyayı değiştirmenin bir insanı değiştirmekle eş olduğunu kavrayandır. İnsanı değiştirmenin kelimelerle gerçekleşeceğine, dolayısıyla kelimenin dirilticiliğine inanadır. Daha önemlisi kelimenin bir anlamının da yara izi olduğunu bilip öğrencisinde bırakacağı izlere dikkat kesilendir. "Karınca"nın künhüne ererken ağustos böceğine de Tanrı'nın boş yere bir şey yaratmayacağı bilgisinden hareketle hakkını verendir. Velhasılıkelam ahlak filozofu, mütefekkir Nurettin Topçu'nun yerinde tespitiyle "ruhlar sanatkârı"dır. İşini aşk ile yapandır. Dört gözle beklenen daha önemlisi sabırlıca bekleyendir.
Kıymetli Meslektaşlarım, eğitime ve eğitimin pratikteki uygulayıcısı öğretmene dair yaptığım tüm bu tanımlamalar, açıklamalar sorumluluğumuzun boyutlarını da ortaya koymaktadır. Hata yapma lüksümüzün olmadığı bir mesleğin erbabıyız. Çünkü meselemiz insandır. Toplumların temeli; kültürleri geliştiren, aktaran ve yaşatan; medeniyetleri kuran ve ayakta tutan insan... Dolayısıyla yükümüz ağırdır. Ancak o yükü sırtlanacak güç de bizdedir. Bir Erzurum sevdalısı, Türk edebiyatının mühim simalarından Mustafa Kutlu'nun Hüzün ve Tesadüf adını taşıyan eserinden alıntıladığım şu satırlar bizlere bu uğurda güç verecek, yol gösterecek mahiyettedir:
"Bir şey yap güzel olsun... Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin. Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın ve yanlışın bataklığına düşmekten korusun. Rüzgâra ve akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip bükülmesin... Bir şey yap iyi olsun. Merhametten müteşekkil olsun. Kalpleri yumuşatsın; garibin, yolcunun, zayıfın derdine derman olsun. Bir şey yap adil olsun, haktan hukuktan ayrılmasın. Zalime haddini bildirsin, mazlumun payını versin. Bir şey yap barış olsun. İnsanlar kin ve nefretten uzaklaşsın." Evet, kıymetli meslektaşlarım bir şey yapmalıyız. Milletimiz, vatanımız, şanlı tarihimiz için güzel, doğru ve iyi bir şey...
Bu duygu ve düşüncelerle kadim şehrimiz Erzurum'un şehir merkezinden en ücra yerleşim birimlerine kadar her karışında vazifesini "Bizim işimiz kibrit çakmak. Dünyayı yakmak için değil dünyayı ışıtacak meşaleyi tutuşturmaya kendi çapımızda yardımcı olmak için." anlayışı ve üstün bir sorumluluk bilinciyle yerine getiren; bitmeyen sevgisi, sonsuz şefkati ve engin bilgisiyle yarınlarımızın bilgili, bilinçli insanlarını yetiştiren; böylece şimdiyi geçmişle anlamlı kılan, geleceğe ışık tutan siz kıymetli meslektaşlarımı mesleğinize adanmışlığınızdan dolayı tüm samimiyetimle tebrik ediyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanının verildiği bu anlamlı günde bu vesileyle sizlere şükranlarımı sunuyor, eğitim camiamızın 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü içtenlikle kutluyorum. Ayrıca aramıza yeni katılan öğretmen arkadaşlarımıza hoş geldiniz diyor; görevini hakkıyla yerine getirmiş, ülkemize ve milletimize hayırlı nesiller yetiştirmiş, bugün emekliliğini yaşayan meslektaşlarımıza da hayırlı, sağlıklı, mutlu ve uzun ömürler temenni ediyorum. Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere aziz şehitlerimizi, şehit öğretmenlerimizi ve ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum.